İngilizce’nin Kısa Tarihçesi
NASIL BİR DİL? Bugün, neredeyse dünyanın her yerinde, bilinmesi en yararlı dil İngilizce’dir. Gelin İngilizce’nin kısa tarihçesine bir göz atalım. 350 milyon insan İngilizce’yi ilk dili olarak konuşur. Bir o kadarı da bu dili ikinci dil olarak kullanır, dahası 100 milyon kişi bu dili yabancı dil olarak akıcı bir şekilde konuşur. Dünya nüfusunun beşte biri İngilizce’de yeterli düzeydedir. Uluslararası ticaret ve uluslararası iletişimde büyük ölçüde İngilizce kullanılır. Dünya üzerindeki bilim adamlarının üçte ikisi İngilizce okur. Dünyadaki mektupların % 75’i İngilizce yazılır ve elektronik olarak depolanan bilginin % 80’i İngilizce’dir. 40 milyon internet kullanıcısının çoğu İngilizce’ye ihtiyaç duyar. İngilizce öğrenim yapmak dilde yeterlilik sağlar. Ayrıca sizi kariyeriniz için hazırlar. 2000 yılında , 1 milyardan fazla insanın İngilizce öğreniyor olacağı tahmin ediliyor. İngilizce öğrenim sonucu alınan bir BA (Edebiyat Fakültesi Diploması) birçok kariyer için sağlam bir temeldir; öğretmenlik, teknik yazım, diplomasi, uluslararası ticaret ve gazetecilikte İngilizce uluslararası ticaret ve finans için her zaman gerekli bir vasıf haline gelirken, bugün küçük girişimcilerin ve orta seviyedeki şirket yöneticilerinin bile karmaşık iş ilişkilerini İngilizce olarak halletmeleri gerekiyor. Bugünün yöneticilerinin ortak risk gerektiren anlaşma pazarlıklarından etkili pazarlama ve dağıtım kararları için üretim serilerini anlamaya kadar, K. Amerika ve Avrupa’daki partnerleriyle etkili bir iletişime sahip olabilmeleri için yeterli bir kapasitelerinin olması gerekiyor. Temel İngilizce gramer bilgisi ve cümle yapısından fazlasına ihtiyaçları vardır. İngilizce sadece modern iş dünyasının ortak dili olduğu için değil, aynı zamanda zenginliği ver esnekliği dolayısıyla da eşsiz bir dil olmuştur. Anlamını kaybetmeden yeni yabancı kelimelere dönüşebilen birkaç dilden biridir. Kültür, ticaret ve iletişim İngilizce’yi çok önemli hale getirmiştir. Garip olmasına rağmen doğru bir düşüncedir ki, Shakespeare’in dili Bill Gates’in diliyle aynıdır. Dünya’ da en çok kullanılan uluslararası dildir. Kuzey Afrika’dan yeni Zelanda’ya, Hindistan’dan Avustralya’ya, İngiltere’den Amerika’ ya, beş kıtada İngilizce konuşulduğunu duyarsınız. Modern pop kültürün çoğu, müzikte yada sinemada iletişim aracı olarak İngilizce’yi kullanır. Dünyadaki okullarda yada kendi kendine ikinci dili öğrenen insanların çoğu, İngilizce’yi tercih eder. İngilizce, Fransızca ile birlikte, Avrupa Birliği’nin resmi dilidir. İngilizce: Nasıl bir dildir? İngilizce’nin dünya üzerinde yayılışı dil tarihi boyunca benzeri görülmemiş bir olaydır. Tokyo’daki Japon satıcıyla konuşan bir Alman turisti gözlemleyin. Ya da Asyalı meslektaşıyla konuşan Afrikalı diplomatı. İletişim aracı mutlaka İngilizce olacaktır. Fransızlar ve Ruslar şiddetle karşı çıksalar bile, İngilizce çoktan dünya halkının resmi olmayan uluslararası dili olma yolundadır. İngilizce ABD, Kanada, İngiltere, İrlanda, Avusturalya, Yeni Zelanda, yeni bağımsız olmuş Bahamalar, Jamaika, Barbados, Grenada, Trinidat Tobago ve Guyana’nın temel dilidir. British Honduras, Gibraltar, Hong Kong, Karayipler ve Atlantik, Pasifik ile Hint Okyanuslarındaki birçok ada gibi İngiliz sömürgelerinin yanı sıra bir düzineden fazla Afrika ülkesinin resmi dilidir. Hindistan’da İngilizce’nin “ortak resmi dil” unvanı vardır ve ülkenin farklı kesimlerinden gelen insanlar arasındaki konuşmalarda kullanılır. Dünyadaki birçok ülkede İngilizce resmi dil olmayan ikinci dildir. 300 milyon insanın ana dilidir (Çince’den sonra gelir). Fakat İngilizce’yi en azından belli bir ustalıkla konuşan insan sayısı toplamda Çince’yi geçer ve dünyanın her köşesine yayılmıştır. İngiliz dilinin tarihi gelişimi araştırılırken İngilizce’yi 3 döneme ayırmak alışılmış bir yoldur. Eski İngilizce: Eski devirlerden 1150’ye kadar. Orta İngilizce: 1150’den 1500’e kadar. Modern İngilizce: 1500’den bugüne kadar. İngiliz dili tarihinin, 5. yüzyıl ortalarında 3 alman kabilesinin Britanya’ya varmasıyla başlamış olduğu söylenir. Angle, Saxon ve Jutlar bugünkü Danimarka’dan ve Almanya’nın kuzeybatısından Kuzey Denizi’ni geçtiler. Bu istilaya maruz kalan Britanya halkı, Alman diline yerini çok çabuk bırakmış gibi görünen Kelt dilini kullanıyorlardı. Jutland’dan gelen Jutlar Kent’e, Wight Adası’na ve Hampshire kıyısının bir kısmına yerleştiler. Holstein’den gelen Saxonlar Thames Nehri’nin güneyindeki bölgeye yerleştiler. Schleswig’den gelen Angle’lar, Thames’den İskoçya’ya doğru genişleyen bir alana yerleştiler. “English” sözcüğü Anglelar’dan türedi. Bugünkü Schleswig-Holstein topraklarının açısından (angle) gelir. Eski İngilizce’de adları “Engle” idi ve dilleri “engshe” olarak biliniyordu. İkinci yüzyılda İngilizce’de 4 ayrı lehçe oluştu. Humber Nehri, Northumbria Krallığı’nın kuzeyini bölüyordu. Burada Northumbrian konuşuluyordu. Thames’in güneyinde Wessex krallığında da West Saxon lehçesi gelişti. Kent’de de Kentish konuşuluyordu. 7. ve 8. yüzyıllarda İngiltere’deki politik ve kültürel egemenlik Northumbria’daydı. Fakat 9. yüzyılda hem Northumbria hem Mercia Viking istilalarından aşırı biçimde etkilendiler. Sadece Wessex bağımsızlığını koruyabildi ve 10. yüzyılda West Saxon lehçesi ülkenin resmi dili oldu. Günümüze kalabilen eski İngilizce eserler West Saxon diliyle yazıldığından, Eski İngilizce bilgimiz temel olarak bu dilden gelmektedir. Eski devirlerde Alman halkları oyma alfabe şeklindeki yazı stilini kullandılar. Harfler tahta ya da taşa kolayca oyulabilsin diye temel olarak düz çizgilerden oluşuyordu. Roma’dan ve İrlanda’dan gelen Hristiyan misyonerlerin gelişiyle, bu yazı stili daha sonra yerini Roma Alfabesi’ne bıraktı. Birkaç harf geride kaldı. Eski İngilizce sözcükler, Anglo-Saxon temeli üzerine serpiştirilmiş Latin ve İskandinav kelimelerinden oluşur. Latin kelimeleri: Street, kitchen, kettle, cup, cheese, wine, (daha sonra Hristiyanlığın gelmesiyle) angel, bishop, abbot, martyr ve candle. Vikingler birçok Eski Norveç kelimesi getirdiler: Sky, egg, cake, leg, skin, husband, fellow, skill, anger, flat, odd, uply, get, give, take, call, raise, die, their, they, them. Keltçe ise yer isimlerinde (Devon, Dover, Kent, Carlisre) ve İngiltere nehirlerinin isimlerinde (Thames, Avon,Severn) iz bırakmıştır. Birçok Eski İngilizce kelime ve onların Skandinavyan (Old Norse) karşılıkları dilde üstünlük kurmak için birbirleriyle yarışa girdiler. Bazen bir Old Norse sözcüğü, bazen bir İngilizce sözcük, bazen de her ikisi birden kullanımda kaldı. “Window” için İskandinavyalılar’ın “vindavga” sözcüğü, İngilizce “eagthyrl” sözcüğünün yerini aldı. Fakat İngilizce “nothyrl” modern dildeki “nostril” oldu. Diğer örnekler: Anger (Norse)-wrath (English), nay-no, fro-from, raise-rear, ill-sick, bask-battle, skill-craft, skin-hide, dike-ditch. Görüldüğü gibi “sk” sesi daha çok İskandinavyalılar’a özgüydü ve sık sık aynı sözcük içinde İngilizce’deki sh sesiyle mücadele etti. Bu yüzden modern İngilizce’de skirt/shirt, scatter/shatter, skip/shift gibi çift durumlar mevcuttur. Anlamlarındaki farklılaşma yılların geçmesiyle oluşmuştur. 1066’daki Norman istilası İngiltere’ye Fransızcayı getirdi. İstiladan 2 yıl kadar sonra İngiliz asilzadelerinin dili Fransızca’ydı. Fransızca’ya olan ilgi olağanüstüydü. Devlet, din, hukuk, yemek, sanat, edebiyat, tıp ve diğer alanlarla ilgili binlerce kelime dile girdi. Old Norse olayında olduğu gibi Fransızca sözcüklerin benimsenmesi birçok eşanlamlı sözcüğün (shut-close, answer-replay, smell-odor, yearly-annual) ve somut anlam ayrılıkları olan sözcük çiftlerinin (ask-demand, room-chamber, wish-desire ,might-power) oluşmasına neden oldu. İlginçtir ki ox, cow, sheep, calf, swine ve deer gibi et veren hayvanların isimleri İngilizce iken bunlardan elde edilen etlerin (beef, veal, mutton, bacon, venison, port) isimleri Fransızca’ydı. Ayrıca çoktan varolan eşanlamlı wrath (İngilizce) ve anger (Old Norse) kelimelerine Fransızca üçüncüsü eklendi: ire. Fakat Latince, Old Norse, Fransızca ve daha sonra diğer dillerden İngilizce’ye akan kelime seline rağmen, dilin merkezi Anglo-Saxon zamanındaki Eski İngilizce olarak kaldı. 5000 Eski İngilizce sözcükten daha azı değişmemiş olarak kalmış olup günümüzde de kullanımdadır. Bunlar dilimizin temel taşlarını oluşturur. Bunların içinde dilin bütünlüğünü koruyan birçok zamir, edat, bağlaç ve yardımcı fiilin yanı sıra her gün kullanılan ev eşyaları ve vücut kısımları da vardır. Bu temel üzerine birçok kaynaktan gelen katılımlar eklendi ve birçok insanın dünya dillerinin en zengini olduğuna inandığı dil oluştu. 14. yüzyılda İngilizce kendi vatanına, İngiltere’ye ulaştı. 1350-1380 yılları arasında okullardaki aktarımın aracı ve hukuk mahkemelerinin dili haline geldi. 1399’da tahta çıkan 4. Henry, Norman istilasından o güne anadili İngilizce olan ilk İngiliz kralıydı. 14. yüzyılın sona ermesiyle Londra lehçesi edebi standart dil olarak ortaya çıktı ve Geoffrey Chaucer, ölümsüz eseri Cuntebury Tales’i yazdı. Bütün büyük dillerin mütevazi başlangıçları olur. İngilizce için de, küçük Alman kabilelerin kıtanın bir köşesinden gelip Britanya’ya gelmeleri böyle algılanabilir. İngilizce aşağıdaki ülkelerde konuşulur ve kullanılır: Antarktika, Antigua, Aruba (Hollanda), Ascension Adası, Bahamas, Barbados, Belize (İngiliz Hondurası), Diego Garcia (Büyük Britanya & ABD), Dominica, Galapagos Adaları (Ekvator), Gazze Şeridi, Grand Caymans (Büyük Britanya), Grenada, Guam (ABD), Guyana, Hawaii (ABD), Israil, Jamaika, Javis Adası, Johnson Atoll, Kribati (Cumhuriyeti), Liberya, Mikronezya, Midway Adaları, Nauru, Nevis, Nikumaroro (Gardener Adası), Niue (Yeni Zellanda), Northern Mariana Adaları (ABD), Palau (Cumhuriyeti), Filipinler, Porto Riko (ABD), Solomon Adaları, St. Kitts (&Nevis), Independent, St. Lucia, Trinidad & Tobago, Tuvalu, Amerika Birleşik Devletleri, Virgin Adaları (ABD), Wake Adası (ABD), West Bank, Batı Samoa, Zaire